Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür_x000D_ Vakfı, Erzincan Şubesi tarafından Cuma namazına müteakiben Doğu Türkistan’da_x000D_ öldürülen 28 Uygur Türkü için Camii Kebir’de gıyabi cenaze namazı kılındı.

Ülkü Ocakları Erzincan Başkanı_x000D_ Çağatay Mutlu, kılınan gıyabi cenaze namazının ardından bir basın açıklaması_x000D_ yaparak

Çin'in işgali_x000D_ altındaki Doğu Türkistan'da uzun yıllardan beri zulmün devam ettiğini belirtti._x000D_ Mutlu, “Çin’in işgali altındaki Doğu Türkistan’da uzun yıllardan beri zulüm_x000D_ devam etmekte, Müslüman Uygur Türkleri yaşam mücadelesi vermektedir.

 Bu mücadelenin bir tarafında, asimilasyon_x000D_ politikalarına karşı kendi vatanlarında milli kimliklerini ve dini değerlerini_x000D_ muhafaza etmeye çalışan soydaşlarımız, diğer tarafta Doğu Türkistan’ın_x000D_ demografik yapısını değiştirmek için her türlü vahşeti reva gören zalim Çin_x000D_ bulunmaktadır.

 Modern dünyanın gözleri önünde Uygur_x000D_ Türklerine sistematik olarak işkence edilmekte, söz konusu Doğu Türkistan_x000D_ olduğunda İnsan Hakları Beyannameleri herhangi bir hüküm teşkil etmemektedir._x000D_ Özellikle ramazan ayında Uygur Türklerinin tüm değerleri hedef alınmakta sözde_x000D_ demokrasi havarileri özlerindeki “haçlı” ruhunu bu zulme karşı sessiz kalarak_x000D_ ortaya koymaktadırlar. İçersinde bulunduğumuz bu ramazan ayında da tablo_x000D_ değişmemiş ve aynı senaryo bir kez daha uygulamaya konulmuştur.

Müslüman Türk_x000D_ olmayı başlı başına bir tehdit ve suç sayan Çin, Uygur gençlerini sorgusuz_x000D_ sualsiz gözaltına almakta ve bu gözaltılar ya idam ya da işkence sonucunda_x000D_ katliamla sonuçlanmaktadır.

Her Ramazan_x000D_ Ayı’nda baskı ve sindirme politikalarına yenilerini ekleyen Çin, Uygur_x000D_ Türklerinin oruç tutmalarını engellemek için türlü zorluklar çıkarmaktadır._x000D_ Diğer yandan camiiler de Çin zulmünden payını almakta baskı ve işkence ile_x000D_ Müslüman Türk’ün toprağında ezan susturulmak istenmektedir.

Müslüman gençler_x000D_ alkol kullanmaya zorlanmaktadır. Komünist Çin rejimi tarafından kadınların_x000D_ elbiselerine bile karışılmakta, tüm insani erdemler yok sayılmaktadır. Doğu_x000D_ Türkistanlı soydaşlarımızın milli ve manevi değerlerine karşı adeta bir yıkım_x000D_ gerçekleştirilmekte, ata yurdumuzdan hem Türk varlığı hem de Türk izleri_x000D_ şerefsizce silinmeye, yok edilmeye çalışmaktadır. Çin’in bu vahşet ve zulmü en_x000D_ son 22 Haziran 2015 tarihinde Kaşgar’da kendini göstermiştir. Çin polisi_x000D_ tarafından, 28 soydaşımız acımasızca şehit edilmiştir. İşgalci Çin yönetiminin,_x000D_ keyfi ve yargısız infazlarına bir yenisi daha eklenmiştir. Ne vahimdir ki, yine_x000D_ söz konusu Müslüman Türk olduğunda uluslararası sivil toplum kuruluşları “lâl”_x000D_ olmuş, ileri demokrasi âşıkları üç maymunu oynamaktadır. “Haçlı Zihniyeti”nin_x000D_ tezahürü bu kuruluşlarla birlikte soydaşlarımızın “Anavatan” bildikleri_x000D_ Türkiye’nin resmi organlarının da tüm bu vahşet karşısında sessiz kalması kabul_x000D_ edilebilir gibi değildir.

Ortadoğu’da_x000D_ politikalarını terör uzantılarıyla paralel belirleyenler, peşmergebaşını_x000D_ kendilerine kardeş kabul edenler, Uzak Doğu’da da Çin’in yörüngesinde hareket_x000D_ etmektedirler.

Yalancı gözyaşları_x000D_ ile Türk siyasetinin gündeminden düşmeyenler, Doğu Türkistan için tek bir kelam_x000D_ etmekten bile aciz görünmektedirler. Zulmün baş mimarı Kızıl Çin’i ve sessiz_x000D_ kalarak bu vahşete ortak olanları lanetliyoruz.”