Türk Eğitim Sen Erzincan Şube Başkanı Küçük, 2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı Sorunları İle İlgili Basın Açıklaması Yaptı
Türk Eğitim Sen Erzincan Şube Başkanı Lütfü KÜÇÜK ve sendika üyeleri 2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı Sorunları ile ilgili basın açıklaması yaptı.
Türk Eğitim Sen Erzincan Şube Başkanı Lütfü KÜÇÜK ve sendika üyeleri 2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı Sorunları ile ilgili basın açıklaması yaptı.
“Öğretmenlerin kariyer planlaması sınav ile olmaz. Çünkü sınav sadece bilgiyi ölçer oysaki öğretmenlik sadece bilme mesleği değil, bildiğini öğrenciye aktarma mesleğidir. Tek ölçüt deneyim ve tecrübe olmalıdır.”
KÜÇÜK, açıklamasına şu cümlelerle devam etti; Öğretmenlik Meslek Kanunu 14 Şubat 2022 tarihinde, Aday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği 12 Mayıs 2022 tarihinde Resmi Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe girmişti. Türk Eğitim-Sen, 2023 Eğitim Vizyon Belgesi’nin açıklandığı 23 Ekim 2018 tarihinden itibaren meslek kanununun içeriğinin ne olması gerektiği konusunda gündem oluşturmuştu. Gelinen noktada sadece kariyer planlamasını düzenleyen bir kanunla karşı karşıya kaldık. Teklif, meslektaşlarımızı tatmin etmekten son derece uzak bir hüviyetle kanunlaştırıldı. Ne yazık ki öğretmenlerin muhatap olduğu süreçler bu kanunda yerini bulmadı. TBMM’nin açılmasıyla birlikte hızlı ve yoğun şekilde meslek kanununun adına yaraşır şekilde revize edilmesi noktasında gayretlerimizi sürdüreceğiz. Tüm gayretimiz önümüzdeki süreçte meslek kanununun içeriğinin adına yaraşır şekilde zenginleştirilmesi olacak, hem Milli Eğitim Bakanlığı hem de siyasi partilerle yoğun şekilde temas halindeyiz. TBMM’nin açılmasıyla birlikte Türk Eğitim-Sen’in hızlı ve yoğun bir şekilde başta kariyer düzenlemesindeki arazların giderilmesi olmak üzere, meslek kanununun adına yaraşır şekilde revize edilmesi noktasında gayretimizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
“Öğretmenlerin Kariyer Planlaması Sınavla Olmaz”
Kariyer planlanmasında tek ölçütün tecrübe olması gerektiğini vurgulayan KÜÇÜK, “Sınav, sadece bilgiyi ölçer, oysa öğretmenlik sadece bilme değil, bildiğini aktarma mesleğidir. Kariyer planlanmasında tek ölçüt tecrübe olmalıdır. Uzman ve başöğretmenlik sürecinin ilk olarak 13 Ağustos 2005 yılında Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme Yönetmeliği ile başlamış ve tüm karşı çıkışlarımıza rağmen 2006 yılında uzman ve başöğretmenlik sınavı yapılmıştı. O tarihten bu yana Türk Eğitim-Sen’in tavrında en küçük bir değişiklik olmamıştır, bugün de herhangi bir şarta bağlı kalmaksızın;10 yılını dolduran her öğretmenin uzman, 20 yılını dolduran her öğretmenin de başöğretmen olarak değerlendirilmesini talep etmekteyiz. Bunun dışında yapılacak her tasarruf, kargaşa ve adaletsizliklere neden olacaktır. Öğretmenlerin Kariyer Planlaması Sınavla Olmaz” dedi.
“Bu sorun ya çözülecek ya çözülecek!”
Eğitim çalışanlarının hakkını savunmak için gerçekleştirdikleri çalışmalardan bahseden Lütfü KÜÇÜK, “Türk Eğitim Sen olarak, başta sınav şartı olmak üzere, kaş yapalım derken göz çıkaracak uygulamaların iptali için yargıya başvurduk, eylemler gerçekleştirdik, afişler hazırladık, yazışma ve diyalog sürecinde defaten konuyu gündeme getirdik, kamuoyunda öğretmenler lehine gündem oluşturduk. Kariyer basamakları sınavı ile ilgili bizim tek hesabımız, eğitim çalışanlarının hakkı ve hukukudur. Gayemiz üzüm yemektir. Bu sorun ya çözülecek ya çözülecek! Çözümün adresi de her zaman olduğu gibi Türk Eğitim-Sen olacaktır” dedi.
Banka Promosyon Anlaşmaları Güncellenmeli, Kamu Çalışanları Hak Kayıplarına Uğramamalıdır.
KÜÇÜK, açıklamasında hepimizin bildiği üzere, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri ile üniversitelerimiz tarafından bankalar ile maaş promosyon anlaşmaları yapılıyor ve bu kapsamda alınan promosyon ücretleri memurlara ödeniyor. Promosyon anlaşmalarının süresi ise üç ile beş yıl arasında değişiyor.
Ancak şu anda yaşanan sorun, 2022 yılı Temmuz ayı öncesinde promosyon sözleşmesi yapılan kamu çalışanlarının ciddi bir ekonomik kayıp ile karşı karşıya kalmasıdır dedi.
Eğitim çalışanları olarak;
Bankalarla yapılan promosyon sözleşmelerinin, 3 ya da 4 yıllık bir süreyi kapsadığı için enflasyon artışı, buna bağlı olarak maaş artışları ya da döviz kurundaki hareketlenmeler ile birlikte güncelliğini yitirdiği inkar edilemez bir gerçekken,
Soruyoruz:
Bankaların çekici promosyon vaatleri ile müşterilerinin artmasına ve bununla doğru orantılı olarak kar oranlarının yükselmesine rağmen, kamu çalışanlarının bundan faydalanamaması, promosyon kaybı yaşaması ne kadar adildir?
KÜÇÜK bu bağlamda, MEB’e bağlı tüm il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin ve üniversitelerimizin bankalarla yaptıkları promosyon anlaşmalarının revize edilmesini, güncel ekonomik gelişmeler ışığında promosyon ücretlerinin artırılmasına yönelik gerekli çalışmaların yapılmasını istiyoruz.
Öte yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) tarafından, promosyon sözleşmelerinin, öngörülemeyen ekonomik gelişmelere uygun olarak düzenlenmesi için hüküm getirilmesi de çok önemli bir adım olacaktır dedi.
Eğitim Öğretime Hazırlık Ödeneği olarak belirlenen 1.325 TL gelişen ekonomik koşullar karşısında artık çok komik kalmıştır.
Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneğinin tüm eğitim çalışanlarına ödenmesini isteyen KÜÇÜK, “Daha önce Türk Eğitim Sen olarak yetkili sendika olarak katıldığımız Kurum İdari Kurul Toplantısında tüm eğitim çalışanlarına Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği verilmesini karar altına aldırmıştık.
Eğitim öğretim ödeneğini, bir milyonu aşkın öğretmene ödeyebilen bütçe, geri kalan yaklaşık yüz bin çalışana da verebilecek güçtedir.''
Bu yüzden Bu ödenek, bir maaş tutarında ve ayrım yapılmaksızın tüm eğitim çalışanlarına ödenmelidir.
Son olarak LütfüKÜÇÜK açıklamasında;
Milli Eğitim Bakanlığının ilçe müdürlüklerinde görev ve sorumluluk anlamında üst görevde olanların, alt görevde olanlardan daha düşük ücret almaları nedeni ile bu görevlere yapılacak atamalarda veya görevlendirmelerde istekli, liyakatli yöneticiler bulunamamaktadır. Ayrıca Bakanlığımızın çıkarmış olduğu 7354 Sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu ile öğretmen ve okul yöneticilerine verilen bazı haklardan ilçe milli eğitim müdürleri ve şube müdürleri yararlanamamaktadır. İlçe müdürleri ve şube müdürlerinin esasen öğretmenlik mesleğinden geldiği ve eğitim öğretim hizmetlerinin içinde oldukları da dikkate alınarak, yapılan ekonomik anlamdaki iyileştirmelerden yararlandırılması gerekmektedir dedi.
Benzer Haberler
Erzincan Çiftçisi Tokat’ta
Erzincan Öğrenci Yurdu öğrencilerinden Polislere destek ziyareti
Piri Sami Yurdu İşaret Dili kursu ile farkındalık yaratıyor
Gönül Bağı Projesi kapsamında yaralı polis memuruna anlamlı ziyaret
Ağaç severlere özel budama eğitimleri
Lösemili çocuklar haftası için farkındalık etkinliği düzenlendi
Organ bağışı haftasında farkındalık etkinliği
Empati ve etkili iletişim becerileri semineri