Türker, Bassın Özgürlüğü Çok Önemli
DSP Genel Başkanı Masum Türker, Erzincan Gazeteciler Cemiyeti'nde bugün bir basın toplantısı düzenledi. Türker, 7 Haziran’daki seçimin Türkiye açısından bir dönüm noktası olacağını ifade ederek “Türkiye bir dönem noktası olacak ve geleceğindeki değişimi dönüşümü sağlayacak bir seçime hazırlanıyor. Bu seçim Türkiye’nin gelecek 50 yılını etkileyecek.
DSP Genel Başkanı Masum Türker, Erzincan Gazeteciler_x000D_
Cemiyeti'nde bugün bir basın toplantısı düzenledi. Türker, 7 Haziran’daki_x000D_
seçimin Türkiye açısından bir dönüm noktası olacağını ifade ederek “Türkiye bir_x000D_
dönem noktası olacak ve geleceğindeki değişimi dönüşümü sağlayacak bir seçime_x000D_
hazırlanıyor. Bu seçim Türkiye’nin gelecek 50 yılını etkileyecek.
_x000D_
_x000D_
Çünkü bu seçimden sonra seçim normal zamanında yapılırsa 4 yıl sonra hem_x000D_
Cumhurbaşkanı hem genel seçim hem de yerel seçim birlikte yapılacak. Bir_x000D_
olasılık Cumhurbaşkanının koalisyona tavır koyması dolayısıyla 1 sene sonrada_x000D_
erken seçim yapılabilecek. Bu nedenle bu seçim Türkiye’de çeşitli görüşlerin_x000D_
ortaya konulduğu ve meseleye ideolojik olarak hangi yolu seçme noktasında_x000D_
olacağımızı belirleme seçimidir. Ama genellikle medyatik olan kısmı bu seçimlerle_x000D_
ilgili verilmiş olan vaatlerdir. Vaatler bu ideolojik yapının önüne alınmış_x000D_
oluyor” dedi.
_x000D_
_x000D_
Hedeflerinin barajı aşmak olduğunu kaydeden Türker, “Bir hafta önce yaptığımız_x000D_
tespit bu haftada değişmedi. O tespit şuydu. Görünen o ki gerek AK Partiye_x000D_
gerekse ana muhalefet partisine geçtiğimiz seçimde ki yarışta başka partilerden_x000D_
verilmiş olan ödünç oy sahipleri hal kararsızlıklarını sürdürüyorlar. Bunlar_x000D_
kendi partilerine mi verelim yoksa geçen seferki gibi AK partiye verenler AK_x000D_
Partiye, CHP’ye verenler CHP’ye. Bu bizim tespitimizi artık yavaş yavaş ulusal_x000D_
medyada görmeye başladı. Önce Cumhurbaşkanı bunu açıkladı. Ardından bir_x000D_
kombinasyon düşünenlerde bir telaş aldı. Çünkü Türkiye için düşünülen_x000D_
kombinasyon yeni yapı AK Parti CHP ve Kemal Derviş ortaklığında bir hükümet_x000D_
modeliydi. Bunu yaklaşık olarak 10 gündür söylüyorum. Bu konuda ki haklılığım_x000D_
hem sayın Kemal Derviş’in medyaya yansıyan konuşmalarından hemde_x000D_
Cumhurbaşkanının konuşmalarından böylesi bir kombinasyona karşı, böyle bir_x000D_
koalisyon yapısına karşı muhalefet edip gerekirse bir yıl içinde erken seçime_x000D_
gideriz. Azınlık hükümeti kurarız demesinden anlıyoruz. Bu nedenle bu seçime_x000D_
Türkiye’nin dönüm noktası gözüyle bakabiliriz. Önümüzdeki 50 yılı_x000D_
biçimlendirecek bu seçimden sonra eğer erken seçim yapılmazsa hem_x000D_
Cumhurbaşkanlığı, hem belediye seçimleri hemde genel seçimler bir arada_x000D_
yapılacak. Eğer Cumhurbaşkanı Türkiye’de doğacak bu koalisyon yapısına itiraz_x000D_
edip erken seçime götürürse ve hele hele başta HDP olarak DSP, Selamet gibi_x000D_
şuan da iddialı olan partiler parlamento dışında kalırlarsa dünya kamuoyunda_x000D_
Türkiye’de meşruti olmayan bir idarenin kurulduğu söylenmeye başlayacak. Şuan_x000D_
da bile yatırımcılar, sermaye çevreleri ve uluslar arası camiaya yön veren_x000D_
kamuoyu Türkiye’de ki bu seçim sonucunda meşruti olmayan bir yapı oluşursa ne_x000D_
olur diye bizleri ziyaret edip soruyorlar. Hatta Avrupa Güvenlik ve İşbirliği_x000D_
Kuruluşu AGİK ilk defa Türkiye de olduğundan fazla gözlemci bulundurma kararı_x000D_
verdi. Bu gözlemci bulundurma kararı son iki haftadır siyasi partilerinde görüşünü,_x000D_
kamuoyunda görüşleri aldıktan sonra bunu kararlaştırdı. Çünkü bu seçim yeniden_x000D_
doğuşun seçimi olacak. Demokratik Sol Partinin hedefi barajı aşmaktır. Ama bu_x000D_
karmaşanın başka bir nedeni de var. Bu dönem baraj üç tanedir. Birinci baraj_x000D_
parlamentoya girme barajı. İkinci baraj da yakın zaman da yapılacak olan_x000D_
seçimlere hazırlanmak için devlet yardımı almak için baraj yüzde üçe düşürüldü._x000D_
Yani her hangi bir parti yüzde üçün üzerinde alacağı her oy için devlet yardımı_x000D_
alacak. Üçüncü barajda medya barajıdır. Çünkü medya basın seçim döneminde_x000D_
partilerin haberini yapıyorsunuz. Ama seçimin sona erdiği dönemde partilerin de_x000D_
medya tarafından izlenmesi için belli bir tabanının olması gerekiyor. İşte bu_x000D_
beklentimiz. Bu dönemde bunun oluşmasıdır. Bu üç barajdan biz nasıl olsa_x000D_
birinci baraj bütün barajları kapsıyor diye parlamentoya girme barajını hedef_x000D_
alıyoruz. Bu amaçla Türkiye’nin sorunları nedir diye araştırdık.
TÜRKİYE’DE EN ÖNEMLİ SORUN YOKSULLUK, İŞSİZLİK VE_x000D_
ÖZGÜRLÜK
Gördük ki Türkiye’de en önemli sorun yoksulluk,_x000D_
işsizlik ve özgürlük. Özgürlükte üç noktada ele alınıyor. Yapı olarak_x000D_
insanların özgürlüğü, toplumun özgürlüğü ve medya özgürlüğü. Bunu_x000D_
sağlayabilirsek mutlu insan sağlarız. Bu da Türkiye’nin güçlenmesini_x000D_
gerektiriyor. Eğitimin kalitesi şuan da Türkiye şuan da eğitim kalitesinde 71_x000D_
ülkede yapılan araştırmada 41. Sırada. Bu bizim 19. Büyük Türkiye’ye çok geri_x000D_
bir rakam. Bu nedenle eğitim sisteminde ki 4+4’ü değiştirip yeniden_x000D_
yapılandırmayı hedefliyoruz ve anaokulu dahil 12 yıllık eğitim sistemini devreye_x000D_
sokuyoruz. Bu eğitim sitemini söylerken başta Cumhurbaşkanı olmak üzere eğitimi_x000D_
din siyasetine alet etmek isteyenler var. Bu eğitimin bu süreç olmasıyla imam_x000D_
hatip okullarının kapatılması amaçlanmıyor. Yani imam hatip okulu için alınması_x000D_
gereken öğrenci sayısı kadar bu eğitim sisteminde onlar için ayrıcalıklı bir_x000D_
yapının oluşturulması mümkün. Eskiden de mümkündü. Ama maalesef dini siyasete_x000D_
alet etmek için bunu yapıyorlar.
KRİZ ÇIKMASINA GEREK YOK ZATEN ŞUAN DA KRİZ_x000D_
İÇERİSİNDE YAŞIYORUZ
Türkiye şuan da bir açık masrafları karşılayamayan_x000D_
ülke durumunda. Özellikle 2003 yılının başından 2014 yılının sonuna kadar_x000D_
Türkiye’nin ödediği faiz miktarı ve kar payı yani yurt dışına transfer edilen_x000D_
miktar 265 milyar dır. Bu Türkiye’nin bu seçimde neoliberal kararla sosyal_x000D_
adalet yaklaşımı faiz politikaların mücadelesi gibi görünüyor. Türkiye de_x000D_
soruyorlar eğer AKP iktidardan giderse bir kriz çıkar mı? Kriz çıkmasına gerek_x000D_
yok zaten şuan da kriz içerisinde yaşıyoruz. Türkiye’nin kriz içinde yaşadığı_x000D_
cari açığın nereden geldiği belli olmayan paralarla izahıdır.
Türkiye de şuana kadar gazeteciliğin şuan kadar_x000D_
özgür yapılamamasının temel nedeni egemen sermayenin Türkiye de yavaş yavaş_x000D_
nüfus etmesidir. Ama buna karşılık yerel basın bu baskılara, bu olanaksızlıklara_x000D_
özgürlüğün rahat kullanılmamasına rağmen samimi bir şekilde bu gazetecilik_x000D_
mesleğini yerine getirirken onlarında baskı altında kaldığını ve bu seçim_x000D_
sonrası onları yeni bir sürecin bekleyeceğini biliyoruz.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ÇOK ÖNEMLİ
Özgür basın konusunu paylaşmak istiyorum. Bugün beni_x000D_
kardeşim aradı. İşyerine gelmiş ve iş yerinde Eski Türkiye adlı bir gazete_x000D_
bulmuş. Kapıya bırakılmış. Eski Türkiye’ye bakmış başta sayın Aydın Doğan ve_x000D_
müesseseleri olmak üzere hedefe alan eski yazıları eski yapılanları koyup bunların_x000D_
eski Türkiye olduğunu söylemişler. Yani Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için_x000D_
Muhtar olamaz denmiş, ama onları unutuyorlar. O lafları söyleyen rakibi_x000D_
siyasilerdi. O yorumları gazeteye mal etmek yanlıştır. Yani şimdi ben_x000D_
Cumhurbaşkanı yada Başbakan için bir laf söylesem o lafı siz yazarsanız o lafı_x000D_
siz yazmıyorsunuz sizin manşet yapmanı o konuşmada bilgiyi verenin ana temasını_x000D_
kısa sözcüklerle getirmenizdir. Aslında ben o eski Türkiye’yi yayınlamayı basın_x000D_
özgürlüğünü ve basının iletişim görevini karalamak olarak değerlendiriyorum._x000D_
Bir medya her şeyi söyleyebilir. Mesela biz DSP’liler 2002 yılında bir sivil_x000D_
darbe ile seçimi kaybettiğimizi ve o tarih de bütün gazetelerin başta rahmetli_x000D_
Genel Başkanımız Bülent Ecevit olmak üzere bizler için attıkları manşetleri_x000D_
bizler dile getirmiyoruz. Gazetenin birisi ben bu ödemeleri yaparken çiftçiye_x000D_
memura zam verirken ben ulusal duruş içindeyiz demiştim. Ulusal duruş başlığı_x000D_
altında beni alaya almıştı. Ben hiçbir zaman o gazeteciye kızmadım. Hatta o_x000D_
gazeteci ile görüştüğümde kızmadın mı diye sordu. Ben de neden kızayım görevini_x000D_
yapıyorsun dedim. Ben böyle dediysem dinleyenler öyle algılayacak. Tersi de_x000D_
algılanacak. Yada o dönem Bülent Ecevit için söylenenleri biz hiçbir zaman_x000D_
gündeme getirmedik. Veya halen zaman zaman Bülent Ecevit’in nezaketini bir_x000D_
olumsuzlukmuş gibi Bush’un önünde eğildi diye göstererek koyuyorlar ama Bush’un_x000D_
Ecevit’in önünde karşıladığında eğildiği resmi koymuyorlar. Bu gayet doğal. O_x000D_
gün ki Türkiye de her gazetecinin kendine göre bir tercihi vardı. Bunu bahane_x000D_
edip eski Türkiye ile bir çok yazar çizeri, bir çok gazeteciyi Türkiye’de bir_x000D_
medya gurubu başkanı sayın Aydın Doğan’ı suçlamak, diğer taraftan paralelcidir_x000D_
diye bazı yayın organlarını kapatılması için seçim öncesi susturmak gerekir_x000D_
diyip arkadan bir savcının elklerin bağımsızlığını unutup bu konuda susturun_x000D_
diye yazı yazması bunlar kabul edilebilecek şeyler değil. Maalesef Türkiye_x000D_
Birleşmiş Milletlere üye olan yaklaşık 190 ülke içinde medya özgürlüğü_x000D_
açısından filidip araştırmasının havuzuna göre 176 sıradadır. Bu 176 sırada_x000D_
oluş yanlız medya kuruluşlarının ekonomik yada siyasi baskı altında kalmaları_x000D_
değil, medya çalışanlarının da özgürlüklerinin ve güvenini sağlayacak, onların_x000D_
ücretlerini yada fikirlerini savunabilecek haklardan mahrum kalmalarıdır. Onun_x000D_
içindir ki görüyorsunuz iktidarın borazanlığını yapan sözde gazeteciler_x000D_
yorumcular çıkıyor. Esas gazeteciler işsiz iken gazeteci olmayanlar yazıp çizip_x000D_
bugün bu olayları söylüyorlar. Bu özgür medyanın tekrar Türkiye’de tesis_x000D_
edilmesi gerekir. Bu konuda ne Cumhurbaşkanı ne Başbakan nede iktidar gurubunun_x000D_
nede muhalefetin bizlerin itiraz etmeye hakkı yok.
POLİS ŞEFLERİ BİLDİKLERİNİ ANLATSIN
Uzun süre bir şey söyledim. Bu polislerin görevden_x000D_
alınmasıyla ilgili medya tam özgür olmadığı için kendi yayınlarında söyleyenler_x000D_
bile çekilip onu büyütmediler. Söylediğim şey şu şuan da paralelci diye Silivri_x000D_
de yatan polis şefleri. Yada haklarında hakların da söylenenler. Başbakanın ne_x000D_
istediğini, özel olarak onları çağırıp konuştuğunda söylerse yer yerinden oynar_x000D_
demiştim. Bu konuda ki haklılığım bugün ortaya çıktı. Başbakan bu böcek ile_x000D_
ilgili olanların bazılarını affetti. Affetmek zorunda kaldı. Bazı polislerinde_x000D_
ilk defa şefleri konuştu. Başbakanın MHP oylarını kaydırın şu oyları kaydırın_x000D_
diye açıklamaları bu da gösteriyor ki şuan da polis şefleri görevsiz kaldıkları_x000D_
halde kimilerinin apoletleri sökülüp emniyet müdürlükleri alındığı halde_x000D_
aslında başbakanın onlardan özel isteklerini gündeme halen getirmiyorlar._x000D_
Aslında onlara da buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum. Sizden talep ettiği_x000D_
ve yaptığı bütün o yasa dışı dinlemeleri yapıları açıklamaktan korkmayın_x000D_
Türkiye’ ye bunlardan zarar gelmez. Tam tersine Türkiye’yi açıklığa_x000D_
kavuşturursun.
Türker_x000D_
başkanlık sistemi ile ilgili “Meclisi bırakıp, içinden hükümet çıkmasını_x000D_
bırakıp başkanlık sistemi yapmak yarın öbürgün Türkiye’nin bu bulunduğumuz_x000D_
coğrafyada parçalanması demektir. Türkiye’nin kendi içinde ötekileştiren_x000D_
kutuplaştıran kavga eden bir yapı demektir” diye konuştu.
Benzer Haberler
Sarıgül, “Can Erzincan için ne yapabiliriz"
MİLLETVEKİLİ KARAMAN'DAN, BAKAN MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ’A ZİYARET
AK PARTİ ERZİNCAN MİLLETVEKİLİ SÜLEYMAN KARAMAN'DAN İSRAİL'E DAVA TEPKİSİ
Geyveli, İktidar Sunni Gündemler Oluşturuyor
AK Parti İl Yönetimi Belirlendi
AK Parti Erzincan İl Başkanlığı görevine Alpay Kabadayı getirildi
AK Partiden Erzincan İçin Ankara Çıkartması
Sarıgül’ün rakamlarla bir yılı